AİLE ÇEŞİTLİLİĞİ VE “TAHIL PAKET AİLELER” (İDEAL AİLELER) MİTİ:

  • Bu aile özelleşmiş, çekirdek ailedir; iki ebeveynin bir ya da iki kendi doğal çocuğuyla birlikte yaşadığı bir ailedir.
  • Bu ebeveynler birbirleriyle evlidir ve ikisi de daha önce hiç evlenmemiştir.
  • Koca eve ekmek getirendir ve aile disiplininden sorumludur, karısı ise evde oturmakta, öncelik olarak ev işleriyle ve çocuk bakımıyla ilgilenmektedir (kendisini analık aşkıyla ifade etmektedir) veya belki de yarı zamanlı bir işte çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmaktadır.

Hane Halkları Ve Aileler

2008’de, hane halklarının sadece %22’si evli veya birlikte yaşayan çiftler ve çocuklardan oluşuyor ve insanların sadece %37’si bu tür hane halklarında yaşıyor. Hane halklarının %30’unu tek başına yalnız yaşayan insanlar oluşturuyor ve en azından hane halklarının %70’inde bakmakla yükümlü olunan çocuk bulunmuyor. İnsanların %10’u yalnız ebeveynli ailelerle yaşıyorlar ve hane halklarının %9’u yalnız ebeveynli ailelerden oluşuyor. Bu bile tek başına, Britanya ‘da insanların çoğunun yaşadığı aile tipinin tahıl paket aile formu olmadığını göstermeye yeterli.

İlk evliliğini gerçekleştirmiş olan ve çalışan kocayla, evine ve 2 küçük çocuğuna bakan kadından oluşan basmakalıp tahıl paketi mutlu aile, bugün hane halklarının sadece %5’ini oluşturmaktadır.

 Yaşam Döngüsü Çeşitliliği

Yaşam döngüsü çeşitliliği, ailelerin yaşam süresi içinde değiştiklerine işaret eder. Örneğin, eşlerin çocuk sahibi olması, çocukların büyümesi ve nihayetinde evden ayrılması, eşlerine ayrılmasına ve yeni ilişkilere girmeleri, insanların emekli olması, yaşlanması ve torunlara sahip olması yaşam döngüsü içindeki değişimlerin ifadesidir. Bütün bu faktörler ailenin sürekli değişeceğini anlatmaktadır.  Örneğin, çocukların bağımlı olma durumundan bağımsız olma durumuna geçişiyle birlikte ailenin gelir seviyesi değişecektir ve ev içi emek ve çocuk bakımı farklılaşacaktır ve çocukların evde yaşayıp yaşamadıklarına ve kendi yaşlarına bağlı olarak, özellikle kadınlar için ücretli işte çalışma düzeyleri değişecektir. Bu da demektir ki ailenin yaşam döngüsü farklı aşamaları boyunca, aile yapısında ve hane halkı tipinde her zaman değişimler yaşanacaktır.

Bölgesel Farklılıklar

Bölgesel farklılık, aile yaşamının ülkenin farklı coğrafi konumlarındaki çeşitliliğine işaret eder. Örneğin, güney sahilinde yaşlı çiftlerin oranı yüksektir; eski endüstriyel bölgeler ve çok geleneksel kırsal topluluklar daha geniş ailelere sahip olma eğilimindedirler ve iç bölgelerdeki kentler, yoksul ve tek ebeveynli ailelerin yüksek bir oranına sahiptirler.

AİLEYE İLİŞKİN ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR

Aileye ilişkin eleştirel yaklaşımlar

Daha önce bu bölümde tahıl paketi tipik aile imajı hâlihazırda sorgulanmıştı fakat genelde kitle iletişim araçlarında ifade edilen sıcak, yardımsever, mutlu aile anlayışı çok sayıda yazar tarafından çok daha radikal bir düzeyde eleştirilmektedir.

Aile Yaşamının Karanlık Yüzü

Aile, kendi üyeleri için genelde sıcak ve destekleyici bir birim olmasına rağmen, aynı zamanda düşmanca ve tehlikeli bir yer olabilir. Aile yaşamının özelleşmesi, ailede duygusal strese neden olabilir. Aile üyeleri hep birlikte geniş akraba ilişkilerinden, komşuluk ilişkilerinden ve geniş anlamda topluluktan izole olmakta ve onların desteğinden mahrum kalmaktadırlar. Sinirler kolayca yıpranabilmekte, duygusal hararet ve stres düzeyi yükselmekte, sigortalar atmakta; sonuç olarak aile çatışması ortaya çıkmaktadır. Bu durum, şiddete, boşanmaya, çocuklara psikolojik zarar vermeye, hatta zihinsel hastalığa ve suça yol açabilir.

Boşanmaya varan evliliklerin bitişi,  aslında, eşler arasındaki uzun süreli şiddetli anlaşmazlıkların bir sonucudur. Aile yaşamındaki yoğun duygusallık, genelde başka bağlamlarda olsa ıvır zıvır olarak görülebilecek olayların büyütülmesine neden olmaktadır. Ailedeki şiddetin derecesi, gittikçe kamuyu ilgilendirir hale gelmektedir. Çocukların fiziksel ve cinsel olarak taciz edilmesine, kocaları ve eşleri tarafından kadınlara tecavüz edilmesi, kadına ve çocuğa yönelik şiddet uygulanması. Dört cinayetten biri, aile içinde meydana gelmektedir. Bu, aile yaşamının karanlık yüzüdür.

      Ailenin özel doğasından ötürü, aile içindeki şiddetin ve tacizin derecesine ilişkin doğru bilginin toplanması zordur; korku ve utanma bu tür olayların üstünün örtüldüğü konusunun neredeyse kesin olduğunu göstermektedir.

Aile İçi Şiddet

Aile içi şiddet

Erkeklerin ve kadınların eşlerine karşı şiddet uyguladıklarına dair yaygın bir bilgi vardır. Her dört kadından birinin ve her altı erkekten birinin ilişkilerinin belirli bir noktasında bir tür aile içi şiddetine maruz kaldığı tahmin edilmektedir. Tecavüzlerin çoğu ve fiziksel şiddet içeren saldırıların büyük çoğunluğu -%89’u – erkekler tarafından kadınlara karşı gerçekleşmektedir. Her yıl yaklaşık 150 insan, eşi veya eski eşi tarafından öldürülmektedir ve öldürülenlerin %80’i kadındır 2008-9 ‘da, ev içi şiddetinin bütün şiddet olayları içindeki oranının yaklaşık %14 olduğu hesaplanmıştır, her yıl 300. 000 ila 400.000 arası olay, polis departmanı tarafından kayıt altına alınmaktadır ve kurbanların beşte dördü kadınlardan oluşmaktadır. Kadınlar tarafından deneyimlenen şiddet içeren suçların %45’i aile içi şiddettir ve her yıl yaklaşık olarak 6,5 milyon şiddet içeren olayının yaşandığı tahmin edilmektedir.

Aileye Yönelik Feminist Eleştiri

Kadınlar için eşit hakların tesis edilmesine duyarlı olarak feminist yazarlar, ailede kadına karşı uygulanan şiddetinin çoğunun aydınlatılmasından sorumluluk üstlenmektedirler. Ancak bu yazarlar aileyi başka açılardan da eleştirmektedirler. Ailenin kadındakinden çok erkeğin ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum olduğunu ve kadını baskı altına aldığını, onu sömürdüğünü ileri sürmektedirler. Bu eleştirilerin çoğu, daha önce bu bölümde ve diğer bölümlerde ele alınmıştır. Aşağıda verilenler bunların kısa bir özetini içermektedir:

  • Ailede erkek ve kadın eşler arasındaki eşitliğin arttığına yönelik popüler izlenimin aksine eşitsizlikler devam etmektedir. Bu bölümde daha önce gördüğümüz gibi, ev işleri ve çocuk bakımı için sorumluluğun büyük çoğunluğu tam gün çalışsalar bile hala kadınlardadır. Kadınların büyük çoğunluğu, hem dışarıda ücretli bir işte hem de evde ev kadınlığı ve anne olarak çalışmaktadırlar ve ailenin duygusal meselelerini ve çatışmalarını idare etme sorumluluğunu üstlenmektedirler.
  • Kadının ailedeki pozisyonu, işgücü piyasasındaki ayrımcılığın ve dezavantajlı olmanın birincil kaynağı olarak devam etmektedir. İşverenler genelde evli kadınları işe almada ve onları desteklemede isteksizdirler ve özellikle de kazancı ve sorumluluğu yüksek olan meslekler için durum böyledir. Erkekler için evlilik bu tür sorunlar yaratmamaktadır.
  • Aile, toplumsal cinsiyet rollerinin sosyalleşmesindeki temel bir kaynaktır ki bu durum, kadınların birçok alanda başarısızlığa neden olmaktadır ( yapabileceklerinden daha azını yapabilmektedirler) ve sosyal yaşamın pek çok alanında kadınları erkeklere göre ikinci bir pozisyona yerleştirmektedir.

AİLENİN ALTERNATİFLERİ

Dünyadaki toplumların neredeyse hepsi çocukların dünyaya getirilmesi, yetiştirilmesi ve sosyalleşmesi için bazı düzenlemelere sahiptirler ve çekirdek aile, muhtemelen bu iş için en yaygın düzenlemedir. Ancak çekirdek ailenin evrensel bir kurum olduğunu varsaymak ve çocuk yetiştirmeye ilişkin düzenlemelerin zorunlu olarak baş sorumluluğu aileye veya biyolojik ebeveynlere yüklendiğini düşünmek yanlış olur. Bu, özellikle günümüzde geçerli olan bir durumdur; Bugün yeni ilişki biçimleri gelişmekte, yaşam boyu süreceği düşünülen ilişki fikri gittikçe ortadan kalkmakta ve geleneksek aile yaşamı biçimlerinden vazgeçilmektedir.

POLİTİKA, SOSYAL POLİTİKA VE AİLELER

Aile yaşamı üzerindeki tartışmalar, Britanya’da politikanın ana özelliklerinden biri haline geldi ve bunun hükümetin aileyle ilgili sosyal politikaları üzerinde önemli etkileri oluyor. Bütün büyük partilerin politikacıları, ailenin önemi konusunda benzer yaklaşımları ifade ediyorlar; aileyi toplumun merkezi ve en önemli kurumlarından biri olarak görüyorlar. Aileleri desteklemeyi ve güçlendirmeyi istiyorlar. Aile yapısının bozulmasının geniş çerçevedeki sosyal sorunlara neden olduğunu düşündükleri için aileyi suçluyorlar. Örneğin, erken gebelik, gelişigüzel cinsel yaşam, eğitimde başarısızlık, yardıma muhtaçlık, yoksulluk, madde bağımlılığı, suç ve ihmal gibi sorunların aile yapısının bozulmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. Bu sorunların aileyle nasıl ilişkilendirildiği, onların ne tür bir sosyal politikayla çözüleceğini de belirleyecektir. Örneğin, çocukların ebeveynleri tarafından yetersiz bir şekilde sosyalleştirildiği ve iyi yönlendirilmediği düşünülürse, sosyal politikalar aileler üzerinde çocuklarını disipline etmeleri yönünde baskısı olacaktır veya muhtemelen ebeveynlerin çocuk yetiştirme becerilerini geliştirme yönünde adımlar atılacaktır. Eğer anne tarafından yönetilen tek ebeveynli ailelerdeki erkek rol model eksikliği suçlanırsa, ya da ailelerin kendi ayakları üzerinde duramadıkları için refah devletinin çok fazla yardım sağlaması sorun olarak düşünülürse, ailelerin geleneksel evli çiftler ailesi olması teşvik edilecektir ve refah devleti yardımları kesilerek, ailelerin kendi ayakları üstünde durmaları sağlanmak istenecektir.

Bu bölüm boşanmanın, evlilik dışı birlikte yaşamanın, tek ebeveynli ailenin ve evlilik dışı doğumların artışı gibi ailelerde yaşanan değişimlerin ve trendlerin boyutlarını göstermiştir. Hükümetler bu trendleri kabul edip bütün aile türlerinin büyüklüğüne ya da şekline bakmadan oralardaki çocukları desteklemek ve dolayısıyla değişen dünyaya uygun sosyal politikalar geliştirmek ile bu yaşanan değişimleri durdurmak için sosyal politikalar üretmek arasında bir dilemma yaşamaktadırlar. Dolayısıyla partilerde aileleri etkileyen politikaların bütün türleri var olmakla birlikte,  sorunları çözecek en iyi politikaların ve çözümlerin hangileri olduğu konusunda bir hemfikirilik yoktur.

Yazımızda çekirdek aile, aile çeşitleri, aile içi şiddet ve diğer konular hakkında bilgiler verdik. Başka bir yazımızda görüşmek dileğiyle hoşça kalın.