Genel seçimlerde, seçmenlerin %40’ı veya daha fazlası ve yerel seçimlerde %70’i veya daha fazlası çekimser kalmaktadır – oy kullanmayı becerememektedir. Çok az eğitim görmüş olanlar ve yoksullar gibi bazı dezavantajlı gruplar ve genç ve yaşlı insanlar, seçimlerde en çok çekimser kalanlardır. Partilerin aldığı oy oranlarının birbirine çok yakın olduğu yerlerdeki seçimlerde çekimser oy gerçekten belirleyici olabilmektedir.

İlgisizlik, unutkanlık, kötü hava koşulları, tatilde olmak veya hastalığa yakalanmış olmak gibi faktörlerin dışında, insanlar birkaç nedenden ötürü bilerek çekimser oy kullanabilmektedirler:

  1. Kazanılması garanti olan yerlerde, yani geleneksel olarak bir partinin çoğunluğu aldığı bölgelerde, seçmenler oy kullanmayı anlamlı bulmayabilirler çünkü sonuçları gerçeğe yakın bir şekilde tahmin etmektedirler.
  2. İnsanların normalde oy verdikleri parti, o seçim bölgesinde aday göstermemiş olabilir veya bu insanlar hiçbir partinin politikalarını desteklemiyor olabilirler. 1997’de, tahminen 2 milyon muhafazakâr seçmen çekimser kalmıştır; Muhafazakâr Parti’den desteklerini çekmişlerdir ama oy verebilecekleri hiçbir alternatif parti olmadığına inanmışlardır.

Seçimlerdeki bu derece katılım eksikliği bir demokrasi için ciddi bir sorundur çünkü hükümetlerin ve meclislerin gerçekten de seçmenlerin çoğunun duygularının temsil etmediği bir durum söz konusudur.

KAMUOYU ARAŞTIRMALARI VE SEÇİMLER

Kamuoyu araştırması

Kamuoyu araştırmaları, pek çok mesele hakkında insanların ne düşündüğünü bulmaya çalışan sosyal araştırmalardır ve genelde de insanların seçimlerdeki oy kullanma davranışlarını ortaya koymaya odaklanırlar. Bu araştırmalar yaygın olarak, telefon aracılığıyla ulaşılan denekler üzerinde gerçekleştirilir.

Kamuoyu Araştırmaları Neden Bazen Hatalıdır?

  1. Seçmenleri temsil eden bir örnekleme sahip olmayabilirler ve bu da hatalı sonuçlara yol açar.
  2. Anketörün önyargılı oluşu, insanların yanlış yanıt vermesine neden olabilir. Yüz yüze yapılan görüşmelerde, insanlar kendilerine ait yanıtlardan ziyade, sosyal olarak kabul edilebilir diye düşündükleri yanıtları verebilirler. Örneğin, daha iyi bir eğitim ve sağlık hizmeti almak için daha yüksek vergi ödemeye hazır olduklarını söyleyebilirler fakat gerçekte kişisel olarak vergilerin düşürülmesini tercih ederler. İnsanların araştırmacılara söyledikleriyle seçim zamanı geldiğinde yaptıkları arasında muhtemelen keskin bir karşıtlık olabilir. Araştırmanın yapıldığı zaman diliminde, partileri revaçta değilse, destekçileri aslında desteklediklerini söylemekte isteksiz olabilirler.
  3. Soruların formatı ve ifade tarzı, araştırmanın sonuçlarını etkileyebilir. Örneğin, denekler kendilerine sunulan değerlendirmelerle hemfikir olmadıkları halde, hemfikir olduklarını söyleyebilirler.
  4. İnsanlar fikirlerini, araştırma yapıldıktan sonraki seçim kampanyası döneminde değiştirebilirler çünkü bu kampanyalar sürecinde tartışmalar hakkında daha fazla şey duyarlar ve kararlarından emin olmak için daha fazla zamana sahiptirler. Bu yüzden, araştırmalar seçim gününe ne kadar yakın bir zamanda yapılırsa, o oranda kusursuz bir sonuç tahmininde bulunabilirler.
  5. Kendileriyle araştırma yapılanlardan bazıları seçim zamanı geldiğinde, oy kullanmaktan vazgeçebilirler veya oy kullanmak için seçmen kayıt listesine kaydolmayabilirler ve bu durum kamuoyu araştırmasının tahminlerini kusurlu kılabilir.
  6. Kamuoyu araştırmalarının bizzat kendileri, insanların oy kullanma davranışlarında ve dolayısıyla seçim sonuçlarında değişiklik yaratabilirler. Bu olasılık aşağıda tartışılmaktadır.

Sosyoloji Nedir? Başlıklı Yazımızı Keyifle Okuyabilirsiniz.

Sosyal Psikoloji Nedir? Yazısını Okumanızı Tavsiye Ediyoruz.

Kamuoyu Araştırmaları Seçim Sonuçlarını Nasıl Etkiler?

Yayınlanmış olan araştırma sonuçlarının sadece seçmenlerin fikirlerini yansıtmadığını fakat bu fikirlerin oluşmasında ve değişmesinde etkili olduğunu, dolayısıyla seçim sonuçlarını etkilediğini gösteren bazı bulgular vardır. Bunun birkaç nedeni vardır.

1. Memnuniyet

Araştırmalar eğer bir partinin geniş ölçüde kazanacağını tahmin ediyorsa, bu, o partinin destekçilerini memnun etmektedir; oy kullanmanın çok da gerekli olmadığına kanaat getirebilirler çünkü partilerinin kazanacağı nasıl olsa garantidir, sonuç çoktan bellidir. Kamuoyu araştırmaları tarafından yaratılan bu memnuniyet, bir partinin seçim zaferinden olmasına neden olabilir çünkü destekçilerinden önemli bir bölümü oy kullanmaya gitmeyebilir.

2. Taktiksel Oy Kullanımı

Araştırmalar belirli bir partinin oyların büyük bölümünü alarak kazanacağını tahmin ettiğinde, kazanma şansı olmayan bir partinin destekçileri, başka bir partiyi destekleyerek kazanacağı tahmin edilen partinin seçim kaybetmesi umuduyla oy kullanabilirler. Bu durum, taktiksel oy kullanma olarak bilinmektedir. Örneğin, İşçi Partisi’nin kazanma şansının olmadığı bir yerdeki milletvekilliği seçme öncesinde araştırmalar Liberal Demokratları ikinci sırada gösteriyorsa, İşçi Partisi’nin sadık seçmenleri Muhafazakârların kaybetmesi umuduyla Liberal Demokratlar’a oy verebilmektedirler.

3. Çoğunluk Partisi Etkisi

Eğer araştırmalar bir partinin önde olduğunu gösteriyorsa, kararsız seçmenler ‘kazananların vagonuna’ atlamayı tercih edebilirler. Dolayısıyla araştırmaların kazanacağını tahmin ettikleri partinin yanında yer alabilirler.

4. Yenilgiyi Kabullenme

Eğer araştırmalar, insanların tercih ettikleri partinin kazanma şansının olmadığını gösteriyorsa, seçmenler yenilginin kaçınılmaz olduğunu fikrine kapılabilirler ve bu yüzden oy kullanmaya bilirler. Bu da kazanacağı tahmin edilen partiye yardımcı olur.

5. Mazlum Etkisi

Araştırmalar, kaybedeceğini söylediği partiye sempati duymadığı halde insanların oy vermesiyle bu partiye yenilik desteğim artması yaşanır.
Kamuoyu araştırmaları seçim sonuçları etkilediği için, bazıları bu araştırmaların seçimlerden hemen önceki dönemde yasaklanması gerektiğini savunurlar. Bu yasaklama Fransa ve Almanya gibi bazı ülkelerde gerçekleştirilmektedir; seçime birkaç gün kala bu araştırmaların yapılmasına izin verilmemektedir.

Yeni yazılarımız için bizi twitter’da takip edebilirsiniz