Yönetişim, bir ülkede kaynaklar üzerinde denetimi elinde bulunduran otoritenin, bu kaynakları sosyal ve ekonomik gelişmeler için nasıl kullandığını belirleyen kurumsal ve gelenekler yapı olarak tanımlanır. Bu karmaşık kavram, özel şirketlerden uluslararası kuruluşlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar ve aşağıdaki gibi farklı türlere ayrılabilir:

Küresel Yönetişim

Ulus devletlerin yönetme kapasitelerinin ötesine geçerek, merkezi bir yönetimin yokluğuna dikkat çeker ve hükümetler ile kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini ele alır. Küresel yönetişim, dünya hükümeti kavramını da içerebilir.

 Kamu Yönetimi

Ulusal, yerel ve bölgesel düzeylerde siyasi, sosyal ve ticari kuruluşlardan oluşan ağların yönetimini kapsar. Kamu yönetiminin temel unsurları şunlardır:

  • Koşullar ve çevresel şartlar: Yönetim sisteminin işleyişini etkileyen faktörler.
  • Sistem unsurları: Farklı aktörler ve bunlar arasındaki ilişkiler.
  • Doğrudan etkileşim: Farklı aktörler arasındaki karmaşık etkileşimler.

İyi Yönetişim

Halkın güvenliğinin sağlandığı, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının tesis edildiği, kamu harcamalarının adil ve şeffaf bir şekilde yönetildiği, siyasi liderlerin hesap verebilir olduğu ve insan haklarının korunduğu bir yönetim şeklini ifade eder.

Yönetişim ilkeleri
Yönetişim ilkeleri

Yönetişimin Temel İlkeleri

Yönetişim, bir ülkenin veya kuruluşun kaynaklarını nasıl yönettiği ve bu kaynakları sosyal ve ekonomik gelişmeler için nasıl kullandığıyla ilgili ilkeler ve uygulamalar bütünüdür. Etkili ve adil bir yönetim sistemi için bazı temel ilkelerin gözetilmesi önemlidir. Yönetişimin temel ilkeleri şunlardır:

1. Tutarlılık (Öngörülebilirlik): Yönetimin kararları ve uygulamaları tutarlı ve öngörülebilir olmalıdır. Bu, vatandaşların ve diğer paydaşların ne bekleyeceklerini bilmelerini sağlar ve istikrar ortamı yaratır.

2. Sorumluluk: Yönetim, eylemlerinden ve kararlarından sorumludur. Hatalar ve yanlış uygulamalar için hesap verebilmeli ve bunlardan ders çıkarabilmelidir.

3. Hesap Verebilirlik: Yönetim, kararlarından ve eylemlerinden kamuya karşı sorumludur. Bu, şeffaflık ve katılımcılık yoluyla sağlanabilir.

4. Adillik: Yönetim, tüm vatandaşlara ve diğer paydaşlara adil davranmalıdır. Ayrımcılık ve keyfi uygulamalardan kaçınılmalıdır.

5. Şeffaflık: Yönetim, karar alma süreçleri ve faaliyetleri hakkında şeffaf olmalıdır. Bilgiye erişim kolay ve ücretsiz olmalıdır.

6. Katılımcılık: Vatandaşlar ve diğer paydaşlar, karar alma süreçlerine katılma ve yönetim faaliyetlerine katkıda bulunma imkanına sahip olmalıdır.

7. Etkinlik: Yönetim, kaynakları verimli ve etkili bir şekilde kullanmalıdır. Gereksiz bürokrasi ve harcamalardan kaçınılmalıdır.

8. Hukuka Bağlılık: Yönetim, kanunlara ve hukukun üstünlüğüne saygılı olmalıdır.

9. Yerindenlik: Yönetim, yerel koşullar ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Merkeziyetçilik ve tek tiplikten kaçınılmalıdır.

10. Ölçülülük: Yönetim, müdahalelerinde ölçülü olmalı ve aşırıya kaçmamalıdır.

Bu ilkeler, iyi ve adil bir yönetim sistemi için bir çerçeve oluşturur. Farklı ülkeler ve kuruluşlar bu ilkeleri farklı şekillerde yorumlayabilir ve uygulayabilir.

Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımına Eleştiriler

Yeni Kamu Yönetimi (YKY), 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve kamu sektörünün daha etkin ve verimli hale getirilmesini amaçlayan bir yönetim yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, özel sektörden ilham alarak bürokratik yapıyı esnetmeyi, pazar mekanizmalarını kullanmayı ve performans ölçümüne odaklanmayı savunur.

YKY’ye yönelik bazı önemli eleştiriler şunlardır:

1. Rasyonalite Varsayımı: YKY, tüm bireylerin rasyonel ve kendi çıkarlarını en üst düzeye çıkarmaya çalışan aktörler olduğu varsayımına dayanır. Bu varsayımın gerçek hayatta her zaman geçerli olmadığı ve bürokratların da diğer motivasyonlara sahip olabileceği savunulur.

2. Öz Çıkar Motivasyonu: YKY, bürokratların kendi çıkarlarını artırmaya çalışacaklarını ve bu nedenle kamu yararı yerine kendi kişisel çıkarlarını gözeteceklerini öngörür. Bu durum, kamu hizmetlerinin kalitesinin düşmesine ve yolsuzluğa yol açabilir.

3. Ekonomik Tekniklerin Yetersizliği: YKY, yönetim sorunlarının çoğunu ekonomik tekniklerle açıklamak ve çözmek ister. Bu yaklaşım, sosyal, politik ve kültürel faktörleri göz ardı ettiği için eleştirilere maruz kalır.

4. Pazar Mekanizmalarının Uygunsuzluğu: YKY, kamu hizmetlerinin sunumunda pazar mekanizmalarının kullanılmasını savunur. Bu durumun, bazı kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine ve gelir eşitsizliğinin artmasına yol açabileceği endişesi taşınır.

5. Performans Ölçümünün Zorlukları: YKY, kamu hizmetlerinin performansını ölçmeye ve değerlendirmeye büyük önem verir. Bu ölçümlerin karmaşık ve öznel olduğu, tüm kamu hizmetlerinin ölçülemeyeceği ve performans ölçümünün her zaman istenmeyen sonuçlara yol açabileceği savunulur.

6. Demokratik Meşruiyete İlişkin Kaygılar: YKY, bürokrasinin yetkisini genişletmeyi ve siyasi kontrolü azaltmayı savunur. Bu durumun, demokratik meşruiyeti zayıflatabileceği ve bürokrasinin halka karşı daha az hesap verebilir hale gelebileceği endişesi dile getirilir.

7. Etik Sorunlar: YKY, bürokratların performanslarının değerlendirilmesinde ve ödüllendirilmesinde bireysel başarıya odaklanır. Bu durum, bürokratlar arasında rekabete ve etik olmayan davranışlara yol açabilir.

8. Kültürel Farklılıklar: YKY, Batı ülkelerinde geliştirilmiş bir yönetim yaklaşımıdır ve tüm ülkelerde aynı şekilde uygulanamayabilir. Farklı ülkelerin kendine özgü kültürel ve siyasi bağlamları göz önünde bulundurulmalıdır.

9. Sürdürülebilirlik Sorunları: YKY, kısa vadeli performansa ve verimliliğe odaklanır ve uzun vadeli sürdürülebilirlik endişelerini göz ardı edebilir.

10. Toplumsal Adalet Kaygıları: YKY, piyasa mekanizmalarına ve bireysel başarıya odaklanır ve bu durumun eşitsizlikleri derinleştirebileceği ve sosyal adaleti zedeleyebileceği endişesi dile getirilir.

Sonuç olarak, Yeni Kamu Yönetimi bazı önemli faydalar sunsa da, eleştirilere de açıktır. Bu eleştiriler, YKY’nin uygulamaya konulmasında ve geliştirilmesinde göz önünde bulundurulmalıdır.